TASAVVUF
ve SUFİLER *** Görülen Lüzum Üzerine Divan-ı Hikmet ile İlgili Zorunlu Bir Açıklama Websitemizde yayınlanan Hoca Ahmed Yesevi hakkındaki inceleme ve Ahmed Yesevi’ye ait Divan-ı Hikmet’teki şiirlerin özgün metni ve Türkiye Türkçesi’ne aktarım metinleri eser sahibi Dr. Hayati Bice’nin özel izni ile sitemize konmuştur. Bu yazılı materyallerin her türlü telif hakkı yayınlanmak üzere Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları’na devredilmiş olup bilimsel araştırmalar dışında kısmen ve hiçbir şekilde tamamen kopyalanması-yayını yasaktır. Özellikle bu metinlerin kitap şeklinde yayınlanması halinde her türlü hukuki takip yapılacaktır. Websitelerinde bu materyallere yer vermek isteyen webmasterların hayatibice@yahoo.com adresinden izin istemeleri ve yaptıkları her alıntıda websitemizi referans olarak göstermeleri önemle rica olunur. *** Görülen Lüzum Üzerine Divan-ı Hikmet ile İlgili Zorunlu Bir Açıklama Websitemizde yayınlanan Hoca Ahmed Yesevi hakkındaki inceleme ve Ahmed Yesevi’ye ait Divan-ı Hikmet’teki şiirlerin özgün metni ve Türkiye Türkçesi’ne aktarım metinleri eser sahibi Dr. Hayati Bice’nin özel izni ile sitemize konmuştur. Bu yazılı materyallerin her türlü telif hakkı yayınlanmak üzere Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları’na devredilmiş olup bilimsel araştırmalar dışında kısmen ve hiçbir şekilde tamamen kopyalanması-yayını yasaktır. Özellikle bu metinlerin kitap şeklinde yayınlanması halinde her türlü hukuki takip yapılacaktır. Websitelerinde bu materyallere yer vermek isteyen webmasterların hayatibice@yahoo.com adresinden izin istemeleri ve yaptıkları her alıntıda websitemizi referans olarak göstermeleri önemle rica olunur. |
Ana Sayfa Editörden Kavramlar Kişilikler Güncel Kütüphane Linkler Fotoğraflar ZiyaretçiDefteri İstatistikler
|
DİVAN-I
HİKMET
[ TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TERCÜMESİ ] [ 111-120. Hikmetler ] HİKMET-111 Bu dünyada yaratılan mahluklara Şimdi bildim, dirilik olmaz imiş. Bu ölümün şerbetidir acı şarap Bütün alem içmeyip ondan kalmaz imiş Yola adım atsan dostlar, azık alıp, Ecel gelse, azık gelmez, sakal yolup; Bu dünyanın mallarını hazır eyleyip Rüşvet versen, "ölüm meleği" almaz imiş. Kervan eğer göçer olsa, azık alır Kâr ve zarar olduğunu orada bilir; Azıksız yola giren yolda kalır Yükünü yükleyip yola giren kalmaz imiş. Yükünü yükleyip yola giren yiğit olur; Kılavuzsuz yola giren şaşkın olur Yolbaşçısı, yolu gören kervan olur; Yol görmeden kervan adım atmaz imiş. Ecel gelse, azık gelmez, sakal yolsan, Sağa-sola canını parça parça versen, Dünya için aziz ömrünü tamam eylesen "Ölüm meleği" gelse fırsat koymaz imiş Bu dünyada padişahım"deyip göğsünü geren Hem önüne kürsü koyup hayme vuran Nice yıllar hayl u haşem, çeri salan, Ecel gelse biri vefa eylemez imiş. Nice binlerle çeri yığan hanlar hani, Bu sözlerin her birisi mâna hazinesi Vefası yok, vefasızdır dünya, tanı; Gâfil insan görüp ibret almaz imiş. Bu dünyada yörük ata biniciler, Savaş gününde yiğitlik eyleyiciler, Elmas-çelik kılıç kuşağını kuşanıcılar, Ecel gelse, beğ ve hanı koymaz imiş. Bu dünyada tabibim deyip iddia eyleyen, İddiaları yanlıştır, sözü yalan; Ahalinin hastalığına derman eyleyen Ecel gelse, dermanını bilmez imiş. Kul nice yaş yaşasa, ölmesi var; Görür göze bir gün toprak dolması var; Bu dünyada sefer kılanın gelmesi var; Ahirete sefer kılan gelmez imiş. Dirilikte din nevbetini iyi vur Ahiretin gereğini burada hazırla Kul Hoca Ahmed iman üzere tayyib ol İman ile varan kullar ölmez imiş. HİKMET-112 "Külli men aleyha fan" ayetinde Bir Allah’dan başka mahluk ölür imiş İsrafil Sur’u alıp üflediğinde Kabirden yeni deri giydirilerek yanar imiş Elli bin yıl kabir başında durduğunda Ondan sonra Arasat’a sürdüğünde Yalın baş ve çıplak ayak yürüdüğünde Adem oğlu deli gibi olur imiş Önce hesap eyleyince taharetden İkinci hesap eyler namazından Üçüncü hesap eyler helal-haramından "Ben-ben" diyen şaşkın olup kalır imiş Hesabı yapıp yürütünce mahşere doğru Ahali adım atınca çaresiz hepsi Apaçık orada görünce cehennem ateşini "Aman" diye çığrışarak durur imiş Bütün ümmet yüzyirmi bin saf olunca Etraflarında melekler saf tufunca "Eyne’lmefer" nidasını ulaştırınca Kaçıp kurtulmak olmaz deyip söyler imiş O vakitde çağrı gelince "Vemtazül yevm" O günde korunak olunca namaz-oruç Aklın ve şuurun gidip orada kalmayınca idrak Dil suskun olup konuşamadan kalır imiş Bütün halklar Adem Ata’ya doğru ardınca gidince "Ey babamız şimdi bizi kolla"deyince "Ruhsat yok, benden geçti evlat" deyince "İbrahim'e gidelim"deyip söyler imiş İbrahim'e gidip söyleyince Adem Ata "Şefaat eyle bunlara sen hepsi hata" O da der "Sizden yakın Adem Ata" "Musa tarafına gidelim"deyip söyler imiş Musa deyince "-Rabbi erini-" dedim o gün Acizlikten çıktığım yoktur işte bugün Gidelim Muhammed'e olup mahzun" Hepsi Hazret’e doğru gider imiş Musa deyince "Ya Muhammed ayak bas Ümmetlerin cehennem içinde yok oldu" Muhammed’de iba eyleyip durunca o an Musa bırakmayınca birlikte varır imiş. Tacını alıp kısıp koyup arş altında Feryad edip ağlayıp durunca işte o günde "Ya Kadir, Ya Gafur" dediğinde "Ya Habibim başını kaldır"deyip söylerimiş Alıp gel ümmetini dergahıma Bağışlayım hepsini ben sizlere Dahil eyleyim hepsini cennetime" Böyle diyerek Hakk’tan nida gelir imiş Zahid, abid, has kullardan, alimleri Alıp gelince dergahına işte bunları Rabbim der ki "Ya Muhammed asiler hani?" "Asi layık değil" deyip söyler imiş Âsi-cafi layık"deyince "rahmetime" Yine der "Dahil edeyim ben onları cennetime Günahlarını bağışlayım hepsini sana" Rasul memnun olup gelir imiş Musa ile Râsulullah yürüyüp gelince "Asi-cafi ümmetlerim! Yürüyün" deyince "Günahlarınızı affeyledi Kadir, Hayy" Cennet içine önden gelip girer imiş Kul Hoca Ahmed kıyametten söyledi bunu Hikmet eyleyip ahaliye yaydı bunu Ulu ulu kitaplardan söyledi bunu Okuyandan dua talep eder imiş HİKMET-113 "La ilahe illallah" diyen kulun ağzından Bir yeşil kuş olarak uçar imiş Kanatları dokunmuş inci yakutdan Kanatlanıp arştan arşa uçar imiş O kuşa kudret ile bin dil verince Bütün dillerde o kulu Hakk’dan isteyince Rabbani çengelini vurup yolunca Gece-gündüz âffeyle"deyip söyler imiş Ey dostlar o kuşun gerçeğini Ben söyleyim siz dinleyin beyanını Çok cahiller bilmez o kuşun değerini Elini tutup cennet içine girer imiş O kuş der asla dinmeden ben bir zaman Ta vermese Kadir bana emniyet yurdu Hiç kalmayınca bu gönülde zerre şüphe Ondan sonra karar bulup konar imiş Oruç tutup namaz kılıp tevbe eyleyen Seherlerde kalkıp Allah diye kulluk eyleyen Şeyhlerin hizmetini tamam eyleyen Öyle kullar Hakk cemalini görür imiş Bu Yesevi Miskin Ahmed hayran kalıp "La İlahe illallah"ı dile alıp Hakk zikrini can ve gönlüne vasıl eyleyip Uç kuşu mekansızlıkta görür imiş HİKMET-114 Allah yadı nurunu kime armağan eylese Nefs, hevâ, ben-benlikten kalır imiş Kul eğer zâkir olup Allah dese Tutmuş gönül pasını giderir imiş "Fezküruni ezkürkum"işitip nida Zikrini söyleyip emrini tutup müşahede Girip kabre çekip türlü mücahede Aşık canlar sır şarabını içer imiş Aşıklara olup Hakkın inayeti Bâtın içinde açılır keşif ve kerameti Dillerine saçıp her an Hakk rahmeti Fani olup masivâdan geçer imiş Sırları keşfeder olup bâtın gözünü açıp Hakk aşıkı bu dünyayı terkedip kaçıp Nefs-heva gözünü oyup boynunu kesip Mahvolup şeytan ondan kaçar imiş Bildi şimdi Kul Hoca Ahmed aşkdan anlayıp Candan geçip bu yola gönül bağlayıp Eyvah ömrüm zayi geçti diye ağlayıp Pişmanlığın acısından uçar imiş HİKMET-115 Arif aşık şevki ile kıyamet günü Allah'a konuşup cevap verir imiş Bu alemde çektiği cefa ve eziyetleri Göğsünü yarıp Hakk karşısına koyar imiş Bu alemde eyledin beni halka rüsva Cemalimi göstereyim deyip eyledin tutkun Alem halkını düşman eyleyip saldın kavga Allah'a gidip arzeder olur imiş Cemalimi arzu edersen gece yatma Bu dünyanın lokmasından zerre tatma Halden sorsa cahillere sırrı satma Böyle erler feyz ve fetih alır imiş . Cemalimi talep edersen arşa bak Arş üstünde ahın ile ateşler yak Ümmet olsan Muhammed’in kapısını çal Sübhan Melik'im gerçek aşıkları sınar imiş İşitince aşık raks ve sema edince Yedi gökten melekler yığılıp gelince Arş, Kürsi, Levh-i Mahfuz, kalem feryad eyleyince Yer hareketlenip Hakk’a ağlar imiş Ey yer ve gök aşıklardan çekinin Ateşli ahı çıkar olsa hazır olun Göğe bakıp feryad etse korkup durun Bir "âh" çekse alem yerle bir olur imiş Gerçek aşıklar zayıf olup selam edince Kudret ile perde ötesine onları alınca Cemal için yananlarım "gel-gel" deyince Lütfun görüp gerçek aşıklar diler imiş Saf saf dizilen aşıklara nidâ gelince Yüz yirmi bin aşık tek saf olunca "Cennetime gir" deyip Allah'ımdan nidâ gelince Cennete girmeden cemalini görür imiş Nidâ gelince meleklere zincir vur Zincir vurup mahşer yerine alıp yürü Cemal için yananlarımı belli eyle Aşıkları kendinden geçip yürür imiş Dediklerini yapınca aşık cemal görünce Vasıl olup mahşerde devran sürünce Feryadından yedi cehennem karışıp yanınca Melek gelip ona saygı gösterir imiş Aşıkların heybetinden melek kaçınca Korkup gidip cehennem içine ateşler saçınca Vehim ile zakkum zehrini doyasıya içince Kudretine hayran olup kalır imiş Meleklerinden aşığı çok ey habersiz Bir "ahh"eylese alem olur altın ve mücevher Zâhid, âbid, sâliklerin aşkı beter Aşksız adem vallahi yolda kalır imiş Kul Hoca Ahmed cemal arayıp fakir ol Geç çoluk-çocuğundan ayrı kal Allah hakkı bunlar düşman, uzak ol Ayrı kalan cemalini görür imiş HİKMET-116 Her kişi görse cemalin dünya işini berbat eder Gece-gündüz dinebilmeden Allah’ını yad eder Kim O’nun yolunda olsa Hakk onun gönlündedir Her nereye gitse o yari ile kanatlanır Keşke ben daima senin yadın ile olsaydım Bakışın yüzbin benim gibi kulunu azad eder Marifet meydanı içinde bu gönlünü şad edip Dünyasını terk eyleyenler Hakk ile sevda eder Arif odur olsa aşık halkada yer alarak Yardımını dileyip o mürşidi kalkan eder Ne hoş, ilginç, gariptir Hakk'ın işleri Birisini konuşkan eyleyip birisini dili tutulmuş eder Gör bu dünya için çok cefalar eylesen Sonu hiç; bu dünya yer ile yeksan eder Gece-gündüz arzu eylesen O’nun cemalini Saf eyle bu gönlünü birgün maksada erdirir Ey Kul Ahmed sen yürüyüp gamlı gönülü avla Gönül ehli olan kişi gamlı gönülü şad eder. HİKMET-117 Melamet şarabından içen cemaline battı ya Mürşid elinden mey içen nurlarına battı ya Ak yüzlü ile kara yüzlü çok görmüştü devran Himmet eyleyip ataya köpek görünümlü oldu ya İbrahim’den şüphe eden ateş yakınca gül açılan İnanmazsan gelip bak görüp bilip dedi ya Şeytan yoluna giren; Ahmed'e taşlar atan Toprağın altında tek başına yalnız olup yattı ya Evliyaya yetişenler dünyasından geçenler İhlaslı kul halk içinde muradına yetti ya Kul Hoca Ahmed özünü bil günahını hazır kıl Gaflet ile yatma şeytan benden kaçtı ya... HİKMET-118 Gerekli değil aşk derdine deva sormak Viran edip gidenimiş devası yok Canını incitip yaşın akıp aklın gidip Aşk derdinden dostlar acı belası yok Her kim yanar cana alır aşkın ateşini Canı yansa uzuvlarından çıkar duman Bağrı onun paramparçadır yoktur bütün Halka zahiren görünüp duran yarası yok Candan geçmeyince bulmaz her kim canânını Görüp himmet eylemek gerek pervâneyi Görüp bilip ateşe vurdu öz canını Kâr-zarar ile asla çekincesi yok . O kadar yürüdün o kadar durdun ey habersiz Nefis-şeytan işlerinden eyle endişe Bizden önce dilim kervan kılınca sefer Söyleye gider bu dünyanın vefası yok Deyip geçen erenlerden yolu sorasın Seherlerde erken kalkıp dört dövünesin "Hû" sohbetini kuran yere özünü vurasın Yola giren erenlerin hevası yok Kul Hoca Ahmed söyledi dostlar işitin bunu Kaf dağı gibi taşlar değse çıkmaz sesi Kime söyleyip kime ağlayıp aşk derdini Vallahi-billahi aşk derdinin devası yok... HİKMET-119 Ey gönül işledin günah asla pişman olmadın Sufiyim deyip laf edip yarin talibi olmadın Yazık ömrün geçti bir an giryan olmadın Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Sufilik öyle midir daima işin gaflet ile Tesbih tanesi elinde dillerin gıybet ile "Çilpeç sellesi" vurursun kötü nefs izzet ile Sufi-nakş oldun veli asla müslüman olmadın Sufi olsan saf ol ki suç ve isyan olmasın İbadet-takva eyleyip gönlün perişan olmasın Can ve gönülde ağla ki mahşerde yalan olmasın Sufı-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Sufılik şartıdır geceleri kalkıp kan ağlamak Her cefaya sabrederek belini sağlam bağlamak Allah isteklisi olup her iyi sözü söylemek Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Ey sufi ibadet eylersin hepsi kibir ve riya Can ve gönül dünyaya mağrur dillerinde ah-vah Can verirken olacağın iman nurundan ayrı Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Sufı olmayıp neylesin evde yapacak işi yok Sufılik iddiası eder halka vermeğe aşı yok Ah-vah derler yine gözünde damla yaşı yok Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Sufı olup nefs için her dem kapıya bakasın Adak alıp geldi mi deyip her dem kişiye bakarsın Allah’ın lanetini boynuna her dem takarsın Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Sufıyim deyip söz edersin söz ve figanın hani Aşk-ı surh ve gözünden akan kanlı yaşın hani Mükemmel mürşid-i kamil yol göstericin hani Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Ey sufi gamsız yürürsün tesbih tanesi alıp Dünyaya mağrur olup din işini arkaya atıp Kork şimdi kork şimdi Allah’a yalvarıp Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Sufi olup mal almak için eyledin savaş Zâhirin sufi gibidir bâtının uygun değil Ey habersiz, ey habersiz mahcupsun ezel gününden Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Tesbih tanesini alıp halk gözüne iyi sufisin Kötü nefsin önünde tersa, cühûdun birisin Kulluk eyleyin Hakk'a yoksa segi kufisin Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Ey sufi öz tavrına yalnız Allah'a kulsun Aslına baksan eğer alem içinde birsin Günahkar ve hatalı hem asi ve mahcupsun Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Ey sufi kıldın muhabbet davasını divane ol Mal ve mülk evbarkdan geç ve ilgisiz ol Kim Allah diye söylese bin dönüp pervanesi ol Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Ey sufi aşk davasını eyle herşeyden bizar ol Uykuyu eyleyip haram geceleri kalkıp uyanık ol Derdi yok dertsizi görsen kaç ve uzak ol Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın Ey Ahmed sen sufi olsan sufilik kolay değil Hakk Rasulü sufi olup dünya malını sevmiş değil Dünyayı seven kişi şüphesiz bilin insan değil Sufi-nakş oldun veli, asla müslüman olmadın... HİKMET-120 Aşıklığın davasını güden kişi Maşuk'undan zerre gafil olduğu yok Aşk incisi dipsiz deniz içinde gizli Candan geçmeyince o inciden aldığı yok İnci alır dalgıç eğer candan geçse Tutkun olup aşk şarabını her kim içse Nice aylar nice günler eğer geçse Aşkın gülü açılıp asla solduğu yok Aşık olup bulayım desen Hakk'ın yolunu Saklayasın sen aşk bağında sırların gülünü Sıkıntı ile sınar imiş iyi kulunu Gerçek aşığın ondan günlünün kaldı yok Sıkıntının deryasında çalkalanası İlim ve amel, söz ve işler şevk ölgüsü Bu denize kim girerek kim çıkası Aşık kulların maşuğundan kaldığı yok Kul Hoca Ahmed kabul eyledi gizliliği Kabul eyledi aşk ateşinde yanmaklığı Canını verip satın aldı yanmaklığı Gerçek sözümdür asla onun yalanı yok...***************** |