Ana Sayfa
Editörden
Kavramlar
Kişilikler
Güncel
Kütüphane
Linkler
Fotoğraflar
ZiyaretçiDefteri
İstatistikler
| |
İMAM
NEVEVÎ ' NİN HADİS DERLEMESİ

Rasulullah Muhammed Mustafa [
Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Bir Mektubunun Transkripsiyonu
- Hadis-i şerifte: "Kim ümmetimin dini
işlerine dair kırk hadis hıfzediverirse, Allah onu alimler zümresinde
haşreder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum"
buyurulmuştur.
- İslâm âlimleri bu müjdeye erebilmek için
eşitli konularda Kırk Hadisler derlemişler.
- Tarihte ilkönce kırk hadis derleyenin Kûfe'de
oturan Merv'li Bilgin Abdullah İbn-i Mübarek olduğu bilinmektedir. İmâm Nevevi (Rh.A.)'in bu geleneği devam ettiren bu
eseri, en fazla yayınlanan ve üzerine şerhler yapılan hadis eseri olup Ahmed
Naîm'in tercümesinden sunulmuştur.

-

- Mescid-i Nebevi
-
- 1. Emirü'l-Mü'minin Ebû Hafs Ömer b.
El-Hattâb (ra)'den:
- Demiştir ki, kendim işittim, Resûlullâh (sav)
şöyle buyuruyordu:
- Ameller (in kıymeti) niyetlere
bağlıdır. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan odur. Hicreti Allah'a ve
Resülü'ne müteveccih olanın hicreti Allah'a ve Resûlullah'adır. Hicreti, eline
geçireceği bir dünyaya veya nikah edeceği bir kadına müteveccih ise hicreti de
gaye-i hicreti ne ise (dünya veya kadın) ona müntehidir.
- (Bu hadis-i şerifi, her biri
İmâmü'l-muhaddisin olan Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâil b. İbrahim b. el-Mugire b.
Berdizbe el-Buhari el-Cu'fi ile Ebü'l-hüseyn Müslim b. el-Haccac el-Kuşeyri
En-Nisabiri kütüb-i musannifenin esahhı olup sahihayın denilen kitablarında rivâyet
emişlerdir.)
-
- 2. Yine Ömer b. El-Hattâb (ra)'den: Demiştir ki :
- Günün birinde Resûlullah (sav)
Efendimiz'in huzûrunda bulunduğumuz sırada bir de baktık ki elbisesi bembeyaz,
saçları simsiyah, üzerinde yolculuğa delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve böyle
iken yine hiç birimizce tanınmayan bir kimse karşımıza çıka geldi. (sokula sokula)
nihâyet Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri'nin yanına (varıp) oturdu. Ve dizlerini
dizlerine dayayıp ve her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: "Ya Muhammed,
İslam nedir? Bana söyle" dedi. Resûlullah (sav): "İslâm Allah'dan başka
hiç bir ilâh ve Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna
şehâdet etmen, namazı ikâme etmen, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna
gücün yeterse Beytu'llâh'a hac etmendir." buyurdu. O (yabancı kimse):
"Doğru söylüyorsun." dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-ı Resûl'e soruyor,
hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: "Bir de imân nedir?"
söyle." diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: "İmân Allah'a,
meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayır
ve şer (tatlı, acı hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir."
buyurunca yine: "Doğru söylüyorsun." dedi. Ve: "ihsan nedir?
söyle" diye bir daha sordu. Cenâb-ı Risâlet-meâb Efendimiz de: "İhsan,
Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni
görüyor." buyurdu. O, yine: "Doğru söylüyorsun." dedikten sonra:
"Kıyâmet (in ne zaman kopacağın)ı bana haber ver." dedi. Cevâben:
"Bunda sorulanın ilmi sorandan ziyâde değildir." buyurdu. "Öyle ise
emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir" dedi. Cevâbında:
"Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak,
fakir davar çobanlarının hangimizin kurduğu binâ daha yüksektir diye (servet
ve sâmânca) yarışa çıktıklarını görmendir." buyurdu. Bundan sonra o
(yabancı) kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra:
"Yâ Ömer, bilir misin o soran kim idi?" diye sual buyurdu. "Allah ve
Resûlü a'lemdir". dedim. Buyurdular ki: "O, Cibril idi. Size dininizi
öğretmek için geldi."
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivayet
etmiştir.)
-
- 3. Ebû-Abdü'r-Rahmân Abdullah b. Ömer b.
El-Hattâb (ra)'dan: Demiştir ki:
- Kendim işittim, Resûlullâh (sav)
şöyle buyurdu: (Binâ-yı) İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'dan başka
hiç bir ilâh ve Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resûlü
olduğuna şehâdet, namazğ ikâme, zekâtı vermek, hacc-ı Beytu'llâh, savm-ı
Ramazan.
- (Bu hadis-i Şerifi, Buhâri ile
Müslim tahric etmişlerdir.)
-
- 4. Ebû-Abdi'r-Rahman Abdullah b. Mes'ud
(ra)'den: Demiştir ki Resûlullâh (sav)
"ki sadık ve masdûk O'dur" bize şöyle buyurdu:
- "Her birinizin (mâye-i) hilkati ana
rahminde nutfe olarak kırk gün derlenir toplanır. Sonra tıpkı öyle alâka (kan
pıhtısı) olur. Sonra yine tıpkı öyle mudğa (et parçası) olur. Ondan sonra da
melek gönderilir, ona nefh-ı rûh eder. Ve dört kelimeyi yani rızkını, ecelini,
amelini ve şâki mi yoksa saîd mi olacağını (hükm-i kazâ ve kader olarak) yazması
(o meleğe) emrolunur. Kendisinden başka hak ilâh olmayan Allah'a kasem ederim ki,
içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i Cennet amelleriyle âmil ola ola kendisi ile Cennet
arasında bir arşından ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükm-i) kitab (yâni o yazının
hükmü) ona galebe eder, ehl-i nâr ameli ile âmil olur da Cehennem'e girer. Kezâlik
içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i nâr ameli ile amil ola ola kendisi ile Cehennem
arasında bir arşından ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükmü-i kitab ona galebe eder,
ehl-i Cennet ameli ile âmil olur da Cennet'e girer.
- (Bu hadis-i şerifi, Bihari ile
Müslim rivâyet etmişlerdir.)
-
- 5. Ümmü'l-Mü'minin Ümm-i Abdu'llah Aişe-i
Sıddika (ra)'dan: Demiştir ki,
Resûlullâh (sav) Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdu:
- "Her kim bizim bu işimizin (yâni
dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi yeniden sokarsa (o yaptığı iş) merdûddur,
başına çalınır."
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.)
- Müslim'den gelen diğer bir rivayette
de şöyle denilmiştir:
- "Her kim emrimize (ahkâm-ı
dinimize) uygun olmayan bir amel işlerse o ameli merdûddur, başına çalınır."
-
- 6. Ebu Abdi'llâh Nu'mân b. Beşir (ra)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (sav) Hazretlerinden
kendim işittim; şöyle buyuruyordu:
- Halâl belli, haram da bellidir. İkisi
arasında da (halâl mi, haram mı belli olmayan birtakım) şüpheli şeyler vardır ki,
çok kimseler onları bilmezler. Şüpheli şeylerden her kim sakınırsa, dinini ve
ırzını kurtarmış olur. Her kim şüpheli şeylerin içine dalarsa harâmın da içine
dalmış olur. (böylesi) tıpkı (içine girmek yasak edilen) koru etrâfında davar
otlatan çoban gibidir ki, sürüsünü o koruya (düşünüp) otlatmak tehlikesi
karşısında bulunur. Haberiniz olsun, her padişahın bir korusu olur. Biliniz ki,
Allah'ın korusu da harâm ettiği şeylerdir. Ağah olunuz, cesedin içinde bir et
parçası vardır ki, iyi olur olursa bütün cesed iyi olur. Bozuk olursa bütün cesed
bozuk olur. İşte o (et parçası) kalbdir.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhâri ile
Müslim rivâyet etmişlerdir.)
-
- 7. Ebu Rukayye Temin b. Evs ed-Dâri (ra)'den:
Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz
şöyle buyurdu:
- "Din hemen nasihattır. Din hemen
nasihattir. Din hemen nasihattir." "Yâ Resûla'llâh, kimin için
nasihat?" diye sorduk. "Allah için, kitâbı için, Resûlü için,
Eimme-i müslimin ve âmme-i müslimin için." buyurdular.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 8. Abdullah b. Ömer (rha)'dan: Demiştir ki, Resûlullâh (sav) Efendimiz Hazretleri
şöyle buyurdu:
- "Allâh'tan başka Hak İlâh
olmadığına ve Muhammed'in Resûlu'llâh olduğuna (zahirde) şehadet, namazı ikâme,
zekâtı edâ edinceye kadar nâs ile muhârebe etmek bana emrolundu. Onlar bunları
yapınca "Müslümanlık hakkın muktezâsı (olan hudûd) müstesnâ olmak
üzere" canların ve mallarını benim elimden kurtarırlar. (Batınlarından dolayı
olan) hesaplarına gelince, o (hesâbı görmek) Allâh'a kalmıştır."
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)

-
Mühr'ün-Nebevi :
Muhammed-ür-Rasulullah
- 9. Ebû Hureyre Abdu'r-Rahmân b. Sahr-ı Devsi
(ra)'den: Demiştir ki, kendim işittim,
Resûlullâh (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
- "Sizi her neden nehyedersem ondan
ictinâb ediniz. Size her neyi emredersem kudretiniz yettiği kadar yapınız (da nasıl
yapacağınızı sormayınız.) Zirâ sizden evvelki (ümmet)leri helâk eden, ancak
onların çok çok sormaları ve peygamberlerine muhâlefet etmeleri olmuştur.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari ile
Müslim rivâyet etmişlerdir.)
-
- 10. Ebû Hüreyre (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullâh (sav) şöyle buyurdu:
- "Allahû Teâla pâkdır. Pâk
olandan başkasını kabûl etmez. Allahu Teâla mürsel olan Peygamberlerine neyi
emrettiyse mü'minlere de onu emretmiştir. (Peygamberler): "Ey peygamberler, pâk ve
halâl taâmlardan yiyiniz ve sâlih amel işleyiniz" (Mü'minlere de) "Ey iman
edenler, rızk olarak size verdiğimiz pâk ve halâl şeylerden yiyiniz" buyurdu.
Ondan sonra Resûl-i Ekrem (sav) Hazretleri (sözü döndüre dolaştıra) buyurdu ki,
insan (Allah yolunda uzun seferlere katlanır, saçları birbirine karışmış, yüzü
gözü toza bulanmış, "Yâ Râb! Yâ Rab!" diyerek ellerini gök yüzüne
açar. Halbuki, yediği haram, içdiği haram, giydiği haram. Haram ile beslenmiş.
Böylesinin duâsı nereden müstecâb olacak?"
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.
-
- 11. Resulullah (sav)'in torunu ve sevgili yavrusu
Ebû Muhammed Hasan b. Ali b. Ebi Talîb (rha)'dan: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri'nin "(Hill ve
hürmeti, fâide ve zararı) seni şüpheye düşüren şey'i bırak da düşürmeyene
bak." buyurduklarını kendilerinden işitip belledim.
- (Bu hadis-i şerifi Ahmed b. Şuayb-ı
Nesei ile Ebu İsâ muhammed b. İsâ-yı Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi: "Bu
hadis hasen'dir, şahiddir." diyor.)
-
- 12. Ebû Hüreyre (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullâh (sav) Hazretleri:
- "Kişinin mâlâya'niyi
terketmesi, iyi müslüman olduğu(nun alâmetleri)ndendir." buyurdu.
- (Bu hadis-i şerif hasen olup onu
Tirmizi gibi başkan da böylece (mevsülen) rivayet etmişlerdir.)
-
- 13. Resûlullâh (sav)'in hadimi Ebû Hamza Enes
b. Malik (ra)'den: Demiştir ki:
Resûlullâh (sav) Efendimiz: "Her biriniz kendi nefsi için neyi severse
(yani arzu ederse Müslüman) kardeşi için de onu arzu etmedikçe mü'min olmuş
olmaz." buyurdu.
- (Bu hadis-i şerifi, Bûhari ile
Müslim rivâyet etmişlerdir.)
-
- 14. İbn-i Mes'ud (rha)'den) Demiştir ki: Resûlullâh (sav) şöyle buyurdu:
- (Şu) üç sebebden biri olmadıkça hiç
bir Müslümanın kanı halâl olmaz: Biri, seyyib zâninin (yani başından nikâh
geçmiş zaninin ki, recm olunur), diğeri kat-i nefs edenin (ki maktûle bedel kısas
olunur), biri de dinin terk eden ve cemâatten ayrılanın (ki, katl olunur).
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.)
-
- 15. Ebu Hüreyre (rha)'den: Demiştirki: Resûlullâh (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- "Allah'a ve âhiret gününe imânı
olan, ya hayır söylesin, ya ağzını mühürlesin. Allah'a ve âhiret gününe imânı
olan, komşusuna ikrâm etsin. Allah'a ve âhiret gününe imânı olan, misafirine ikrâm
etsin."
- (Bu hadis-i şerifi, Buhâri ile
Müslim rivayet etmişlerdir.)
-
- 16. Ebû Hüreyre (ra)'den: Demiştir ki: biri Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretlerine
"Yâ (Resûla'llah), bana vasiyyet yâni nasihat et" dedi. (Cevâben) "Gazab
etme!", buyurdu. O kimse talebini birkaç defa tekrâr etti. (Hepsinde) "Gazab
etme!.." cevâbını verdi.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari rivâyet
etmiştir.)
-
- 17. Ebû Ya'lâ Şeddâd b. Evs (ra)den: Demiştir ki, Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz şöyle
buyurdu:
- Allahû Teâla (cc) ve Tekaddes
Hazretleri her şeye güzel muâmele edilmesini (iyilikle davranılmasını) emretmiştir.
Öyle ise (canlı bir mahlûku haklı olarak) öldüreceğiniz vakitte (maktûlü ta'zîb
etmiyecek) güzel bir sûret-i katli ihtiyâr ediniz. Kezâlik bir hayvanı
boğazladığınız vakitte (hayvana ezâ vermiyecek) güzel bir sûrette boğazlayınız.
Her hanginiz böyle bir işe girişecek olursa, bıçağını (iyice) bilesin ve
zebîhasını (yâni keseceği hayvanı) rahatlandırsın.
- (Bu hadîs şerîfi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 18. Ebû Zer Cündüb b. Cünâdete'l-Gıfârî
ile Ebû Abdi'r-Rahmân Muâz b. Cebel (rha)dan: Demişlerdir ki, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
- "Her nerede olursan ol, Allah'tan
ittikâ üzere bulun (yâni hakkını gözet ve gözetmemekten sakın). Seyyienin ardınca
hemen haseneyi yetiştir ki, o seyyieyi mahvedesin. Halka da güzel huy ile muâmele et."
- (Bu hadîs-i Tirmizî rivâyet etmiş
olup (Hadis-i Hasen) olduğunu da tasrif eylemiştir. Bâzı nüshalara göre, (Hasen,
Sahîh) diye kayıdlamıştır.
-
- 19. Ebu'l-Abbâs Abdullâh b. Abbâs (ra)'dan:
Demiştir ki, birgün Resûl-i Ekrem (sav)'in
terkisinde idim. Buyurdu ki: Evlâd, sana bir kaç söz belleteyim: Allah'ı
(yâni emir ve nehyini) gözet ki, Allah'da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki, O'nu
karşında bulasın. (Bir şey) istediğin vakit Allah'tan iste. Yardım dilediğin vakit
Allah'tan dile. Şunu bil ki, cemi mahlûkat el birliğiyle sana bir fâide ve menfaat
bahş etmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından fazla bir şey bahşedemezler.
Kezâlik cemi mahlûkat el birliğiyle sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana
takdir ettiği zarardan ziyadesini yapamazlar. Kalemler (işleri hitâma erip)
kaldırılmış, sahifeler de (üzerlerindeki yazılar tamam olup) kurumuştur.
- (Bu hadis-i Şerifi, Tirmizi rivâyet
edip, (Hasen, Sahih) olduğunu söylemiştir. Tirmizi'den başkasını rivâyetine göre
ise şöyle buyrulmuştur.)
- Allah'ı gözet ki, O'nu önünde
bulasın. Geniş zamanında Allah'a kendini sevdir ki, O da seni sıkıntı zamanında
tanısın (sevsin). Bilmiş ol ki, (takdir-i İlâhi'ye göre) başına gelmiyecek olan
şeyin sana isabet edeceği yok. Ve sana isabet edecek olan şeyden de senin
kurtulacağın yok. Bilmiş ol ki, nusrat (-ı İlâhiyye) sabır ile, küşâyiş-i kalb
de gam ve gussa ile beraberdir. Her güçlükle berâber bir kolaylık vardır.
-
- 20. Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amr el-Ensâri el-Bedri
(ra)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav)
Hazretleri şöyle buyurdu: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap"
sözü, ilk nübüvvet zamanlarından nâsın hatırında kalan sözlerdendir.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari rivâyet
etmiştir.)
-
- 21. Ebû Amr (yahud ebû Amre) Süfyan b.
Abdullâh Sakafi (ra)'den: Demiştir ki:
- "Yâ Resûla'llah! İslâm'a dâir
bana bir söz söyle ki, Senden başka birinden daha sormaya muhtaç olmayayım."
dedim. "Âmentü bi'llâh.... de ondan sonra da dosdoğru ol (yâni Allah'ın emrine
imtisâl ve nehyinden içtinâbda sâbit ol)." buyurdu.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 22. Ebû Abdillah Câbir b. Abdillah Ensari
(ra)'dan: Demiştir ki, biri Resûlullah
(sav) Hazretleri'nden şu suâli sordu: "Ne buyurursunuz? Eğer ben (beş vakit) farz
namazları kılar, Ramazan'ı tutar, halâli helal ve harâmı haram kılar da bundan
ziyâde hiç bir şey yapmasam Cennet'e girer miyim? Resûl-i Ekrem (sav), "Evet"
buyurdular.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir. Harâm haram kılmaktan murad haramdan içtinâbdır. Halâli halâl etmek de
onu halâl i'tikâd ederek yapmak demektir.)
-
- 23. Ebû Mâlik Hâris b. Âsım Eş'ari
(rha)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav)
Hazretleri şöyle buyurdu:
- (Abdest veya sâir) temizlik, imânın
yarısıdır. "El-Hamdü li'llah" (sözü) mizânı doldurur.
"Subhâna'llâh ve'l-hamdü li'llâh" (sözleri) de gözlerle yerin arasını
doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka (imâna) bürhandır. Sabır (zulumât-ı gam ve gussayı
gideren) zıyâdır. Kur'ân da (haline göre) ya lehine ya aleyhine hüccettir. Herkes
sabah olunca işine gücüne gider. ve nefsini (ya Allah'a, ya mâsiva'llâh'a) satar da
(neticede) ya âzâd, ya helâk eder.
- (Bu hadisi-i Şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 24. Ebû Zerr-i Gıfâri (ra)'den: Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz Rabb-ı Celil-i Teâla ve
Tekaddes Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âtideki Hadis-i Kudsi'yi
nakil buyurdu:
- "Ey kullarım, muhakkak biliniz ki,
ben zulmü kendime harâm ettim. (Zulümden müteâli ve münezzehim.) Sizin aranızda da
zulmü harâm ettim. Öyle ise, birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, benim hidâyet
ettiklerimden başka hepiniz dalâlettesiniz. Öyle ise benden hidâyet dileyiniz de size
hidâyet vereyim. Ey kullarım, benim beslediklerimden başka hepiniz açsınız. Öyle
ise benden taâm dileyiniz ki, sizi besliyeyim. Ey kullarım, benim giydirdiklerimden
başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki, sizi giydireyim.
Kullarım, siz gece gündüz hep hatâ işlerseniz. Ben de baştan başa bütün
günahları mağfiret ederim. Öyle ise bana istiğfar ediniz ki, size mağfiret edeyim.
Ey kullarım, sizin bana zarar vermek elinizden gelmez ki, bana zarar verebilesiniz. Bana
menfaat vermek elinizden gelmez ki, bana nef'iniz dokunabilsin. Ey kullarım, eğer
evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinizde en takıy olan kim ise onun kalbi gibi
(hep mut' kalbli) olsanız yine mülküme ziyâde hiç bir şey katılmış olmaz. Ey
kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinde en fâcir olan kim ise
onun kalbi gibi (hep âsi, kalbi) olsanız yine mülkümden bir şey eksilmez. Ey
kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz hep bir yerde durup benden
matlublarınız dilesiniz de hep birinize (ayrı ayrı) dileğini versem bu bahşayış
nezdimdeki hazine-i atâdan iğne denize girdiğinde denizden ne eksiltirse ondan ziyâde
bir şey eksiltmez. Ey kullarım, ameller hep sizin amellerinizdir. Ben onları sizin
hesâbınıza noksansız olarak zabtederim. Sonra karşılığını size tastamam
gösteririm. Artık her kim (karşılık olarak) hayır bulursa, Allah'a hamd etsin. Her
kim de başka şey bulursa, kendisinden başkasına levm etmesin.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 25. Ebû Zerr-i Gıfâri (ra)'den: Ashâb-ı Resûlullah (sav)'den (ve fukarâ-yı
Muhacirinden) bazı kimseler Nebiyy-i Ekrem (sav)'e dediler ki: Ya Resûla'llah, ehl-i servet olanlar (büyük büyük)
ecirleri alıp gidiyorlar. Hem bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyarlar,
hem de artan mallarıyla sadaka veriyorlar. Hazret-i Resûl (sav) buyurdu ki:
- "Allahû Teâla ve Tekaddes
Hazretleri size tasadduk edecek şey vermemiş mi (ki, böyle söylüyorsunuz)? her
tesbihinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tekbirinize mukâbil sadaka (ecri)
vardır. Her tahmidinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tehlilinize mukabil sadaka
(ecri) vardır. Emr-i bi'l-ma'rufda da sadaka ecri var. Nehy-i ani'l-münkerde de sadaka
ecri var. Hattâ birinizin (ehline) mukârenet etmesinde de sadaka ecri var."
dediler ki:
- Ya Resûla'llâh, birimiz şehvetini kazâ
ederse, yine nâil-i ecir mi olur? (Cevâben) buyurdu ki: Söyleyin! O kimse şehvetini harâm ile kazâ edeydi ona
vizr (yâni günah) olmayacak mıydı? İşte bunun gibi halâl ile de kazâ-ı şehvet
ederse ecre nâil olur.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivayet
etmiştir.)
-
- 26. Ebû Hüreyre (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullâh (sav) Efendimiz şöyle
buyurdu: "İnsanın mefâsılından her biri için güneş doğar her günde
(şükrâne-i afiyet olarak) bir sadaka lâzımdır. İki kimsenin arasını bulup ıslâh
etmen sadakadır. Bir kimseye, hayvanına binerken yardım edip bindirmen yâhud yükünü
hayvanına yüklemekte ona muavenette bulunman sadakadır. Kelime-i Tayyibe sadakadır.
Namaza gitmek için attığın her adıma bedel bir sadaka (ecri) vardır. Ezâ verecek
şeyi geçecek yoldan uzaklaştırman (bile) sadakadır."
- (Bu Hadis-i şerifi, Bûhari ile
Müslim rivâyet etmişlerdir.)
-
- 27. Nevvâs b. Sem'ân (ra)'den: Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- Birr (yani iyi iş, iyilik) ahlak
güzelliğidir. İsm (yani günâh) da nefsinde iz bırakıp da başkalarınca ma'lûm
olmasını istemediğin şeydir.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivayet
etmiştir.)
- Vâbisete İbn-i Ma'bed (ra) de rivâyete göre
şöyle demiştir:
- Resûlullah (sav)'in huzûruna vardım."Birr'in
ne olduğunu sormağa mı geldin?" diye ben suâl etmeden sordu. Evet,
dedim. Buyurdu ki:
- "Kalbine danış (kalbinden fetvâ
iste). İyilik nefsi te'min, kalbi tatmin eden; günah da nefiste iz bırakan ve
başkaları fetva verseler, fetvalar verseler bile sînede yine tereddüdden kurtulmayan
(vicdânı teskin etmeyen) şeydir."
- (Bu, Ahmed b. Hanbel ile Dârimi'nin
müsnedlerinde isnâd-ı ceyyid ile bize rivâyet olunan bir hadis-i sahihdir.)
-
- 28. Ebû Nech Irbâd b. Sâriye (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav) (bir gün) bize öyle bir
va'zda bulundu ki, (dinleyenlerin) gönülleri titredi. Gözleri yaşardı. Dedik ki:
"Ya Resûla'llâh, bu, vedâ' edip gidecek
kimsenin va'zına benziyor. (Bâri) bize bâzı vesâyâda bulun." Cevâben buyurdu
ki:
- "Size Allâh'a karşı ittikâyı ve
üzerinize emir olan bir kimse abd(-i Habeşi) de olsa, sözünü dinleyip ona itâat
etmegi vasiyet ederim. Bir de içinizden yaşayan olursa, bir çok ihtilâflar
görecektir. İşte böyle zamanlarda benim sünnetime ve hidâyet üzere olan Hulefâ-yı
Râşidin'in sünnetine yapışınız. Sünnete dört el ile sarılınız. Ve
muhaddesât-ı umûrdan sakınınız. Zirâ her bid'at dalâletdir.
- (Bu hadis-i şerifi, Ebû Davut ile
Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi hadisi "hasen, sahih" kaydı ile tansif
eylemiştir.)
-
- 29. Muâz b. Cebel (ra)'den: Demiştir ki: (Resûlullah (sav) ile Tebük gazâsına
çıkmıştık. Sıcak bastı. Herkes birer tarafa dağıldı. Bir de baktım ki,
Resûlullâh (sav) yanı başımdadır. Hemen ona yaklaşıp: "Ya Resûla'llah, beni
Cennet'e sokacak ve Cehennem'den uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver" dedim.
Buyurdu ki: "Sen çok büyük bir şey sordun. Maahâzâ Allahû Teâla'nın
müyesser kıldığı kimseye göre herhalde âsândır. Allah'a "hiç bir şeyi
şerik etmemek üzere" ibâdet edersin. Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan'ı
tutar, Beytu'llâh'ı Hacc edersin." Ondan sonra buyurdu ki: "Sana
hayır kapılarına delalet edeyim mi? Oruç siper ve kalkandır. Sadaka günâhı,
"su ateşi söndürür gibi" söndürür. Gece ortasında adamın namaz
kılması da böyledir." Sonra: "Onlar (mü'minler) öyle
kimselerdir ki, yanları yataklarından uzak durup ibâdete kıyâm ederler. Rab'larına
kâh korkarak, kâh umarak duâ ederler. Ve rızık olarak kendilerini verdiğimizden de
infak ederler. İşte bunlar için" yapmış oldukları amellerin mükâfatı
olarak" ne sevinçler sakladığımızı hiç bir kimse bilemez"
âyet-i kerimelerini (Secde Sûresi:16-17) tilâvet buyurdu. Ondan sonra:
"İşin (dinin) başı, direği, en yüce tarafı nedir sana haber vereyim mi?"
dedi. Evet ya Resûla'llâh, dedim. Dedi ki: "İşin başı İslâm'dır.
Direği namazdır. En yüce tarafı cihâddır." Ondan sonra:
"Bu dediklerimin hepsini tutan, sebeb-i bakâ ve kemâli olan nedir sana söyliyeyim
mi?" diye sordu. Evet yâ Resûlallah deyince mübâret dilini (eliyle)
tutup, "İşte şunu tut" buyurdu. Dedim ki: Ya Nebiyya'llâh,
biz söylediğimiz sözlerle de mi muâhaze olunacağız?" Buyurdu ki:
"Herkesi Cehennem'de yüzükoyun düşüren, dillerinin biçtiklerinden (yâni
kazandıklarından) başkası mı zannedersin."
- (Bu hadis-i şerifi, Termizi rivâyet
edip "Hasen, Sahih" demiştir.)
-
- 30. Ebû Sa'lebete'l-Huşeni Cürsûmi'bn-i
Nâşir (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullah
(sav) Hazretleri şöyle buyurdu: Allahû Teâla bir takım şeyleri farz
kılmıştır. Onları zâyi' etmeyiniz. (Bâzı meâsi için) birtakım hadler (yâni
cezâlar) göstermiştir. Onlara da tecâvüz etmeyiniz. Bir takım şeyleri harâm
etmiştir. Onlara el uzatmayınız. Bir takım şeylerden de unutkanlık (eseri) olmayarak
size (mahzâ) merhamet olsun için sükût etmiştir. Onları soruşturmayınız.
- (Bu hadis-i şerif, Dârekutni ile
diğerlerinin tahric ettiği bir Hadis-i Hasen'dir.)
-
- 31. Ebû'l-Abbâs Sehli'bn-i Sa'di's-Sâidi
(ra)'den Demiştir ki, Bir zât Nebiyy-i
Mükerrem (sav)'in huzûruna gelerek: "Yâ Resûla'llah, bana öyle bir amel göster
ki, onu yaptığım zaman beni hem Allah sevsin, hem de halk sevsin" dedi.
(Resûlullah (sav) buyurdu ki: "Dünyâdan rağbetini kes ki, Allah seni
sevsin. Herkesin elinde olandan da rağbetini kes ki, halk seni sevsin."
- (Bu hadis-i şerif, İbn-i Mâce ile
diğerlerinin esânid-i hasena ile rivâyet ettikleri bir Hadis-i Hasen'dir.)
-
- 32. Ebû Said Sa'di'bn-i Mâliki'bn-i Sinân-ı
Hudri (ra), Resûlullah (sav)'in:
- "Zarar vermek de, zarar ile
karşılamak da yok" buyurduğunu rivâyet ediyor.
- (Bu hadis-i şerif, İbn-i Mâce ve
Dârekutni ile başkalarının müsned (yani mevsûl) olarak rivâyet ettiği bir Hadis-i
Hasen'dir. İmam-ı Malik de "Muvatta'"nda bu hadis-i şerifi Amr b. Yahyâ'dan,
o da babasından olmak üzere Nebiyy-i Ekrem (sav)'den mürsel olarak rivâyet etmiş ve
Ebû Said-i Hudri-yi iskat eylemiştir. Bunun yekdiğeri takviye eden başka tarikleri de
vardır.)
-
- 33. İbn-i Abbâs (rha)'dan: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- Herkese (mücerred) da'vâları üzerine
diledikleri verilmiş olsa bir çok adamlar bir çok kimselerin mallarını, canlarını
iddiâ eder dururlar. Lâkin beyyine müddeiye, yemin de inkâr edene düşer.
- (Bu hadis-i şerif, hasen olup Beyhaki
ile başkaları bunu bu lâfz ile rivâyet etmişlerdir. Bir parçası Sahihayn'da da
vardır.)
-
- 34. Ebû Sâid-i Hudri (rha)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- İçinizden her kim bir münker görürse
onu eliyle, buna kudreti yetmezse, dili ile tağyir etsin. Ona da kudreti yetmezse kalbi
ile inkâr etsin (yâni beğenmesin). Bu sonuncusu imânın en zaifidir.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 35. Ebû Hüreyre (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- Birbirinize hased etmeyiniz. Alış
verişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize buğzetmeyiniz. Birbirinize dargın
durmayınız. Birbirinizinin pazarlığı bitmiş alış verişini bozmayınız. Ey
Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez.
(İmdad ve nusret deminde) onu kendi hâline bırakmaz. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Ona
hor bakmaz. (šç kere sadr-ı şerifine işaret buyurarak:) Takvâ işte buradadır. Bir
kimse müslüman kardeşine hor bakdımı, işte şerrin bu kadarı ona yeter (artar
bile). Müslümanın her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana haramdır.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet
etmiştir.)
-
- 36. Ebû Hüreyre (ra)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- Her kim bir mü'minin dünya derdlerinden
bir derdini def' ederse, Allah da onun kıyâmet günündeki dertlerinden bir (büyük)
derdi def' eder. Her kim muzâyakada bulunan (bir boçlu veya diğer bir) fakîre
kolaylık gösterirse, Allah da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir. Her kim bir
Müslüman(ın ayıbını ve çıplak ise bedeni)ni setr ederse, Allah da onu dünya ve
âhirette setreder. Bir kul, kardeşinin yardımında oldukça Allah da o kula hep yardım
eder durur. Her kim ilm(-i nâfi') aramak için bir târika sülûk ederse, bu sâyede
Allah da ona Cennet'e doğru kolay bir tarik açar. Allah evlerinden bir evde
Kitâbu'llâh'ı tilâvet ve aralarında O'nu tedris ve tederrüs halinde bulunan hiç bir
kavim yoktur ki, üzerlerine sekinet nazil olmuş, rahmet-i İlâhiyye kendilerini
bürümüş, her yanlarını sarmış ve Allahu zü'l-Celâl kendilerini (mel-i A'lâ'da)
nezdinde olanlara anmış olmasın. her kim ameli geri bırakırsa sebebi ile götüremez.
- (Bu hadis-i şerifi, Müslim bu lâfz
ile rivâyet etmiştir.)
-
- 37. İbn-i Abbâs (rha)'den: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Rabb-ı Celili Tebârek
ve Teala Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âtideki Hadis-i Kudsi'yi nakl
buyurdu:
- Allâhu Teâla ve Tekaddes Hazretleri
hasenât ile seyyiâtı yazmış (ezelden takdir etmiş ve Levh-i Mahfûz ile defâtir-i
a'mâle geçirmiş)dir. Ondan sonra (bu icmâli tefsil ve) beyân buyurarak dedi
ki:
- Her kim bir haseneye kasd ve niyet eder
de onu işlemezse, onu Cenâb-ı Hak nezd-i İlâhisinde bir hasene-i kâmile olarak
yazar. Eğer kasd eder ve işlerse, onu nezd-i İlâhisinde on haseneden yediyüz kata
kadar, belki ed'âf-ı kesiresi ile yazar. Her kim de bir seyyieye kasd edip işlemezse,
onu nezd-i İlâhisinde bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eğer kasd edip işlerse, onu
yalnız bir seyyie olarak yazar.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari ile
Müslim rivâyet etmiştir.)
-
- 38. Resûlullâh (sav)'in şöyle buyurduğu Ebû
Hüreyre (ra)'den rivâyet olunuyor:
- Allahu Teâla buyurdu ki: Her kim benim velilerimden bir veliye düşmanlık
ederse, şüphesiz ben ona i'lân-ı harb ederim. Benim kulum, üzerine farz ettiğim
şeyden daha sevgili hiç bir şey ile bana tekarrüb edemez. Bir de kulum nevâfil ile
bana peyderpey tekarrüb ede ede nihâyet öyle bir hâle gelir ki, ben onu severim. Onu
sevdiğim vakitte de onun işitmesine vâsıta olan kulağı, görmesine vâsıta olan
gözü, tutup yakalamasına vâsıta olan eli, yürümesine vâsıta olan ayağı,
(anlamasına vâsıta olan kalbi, söylemesine vâsıta olan dili) olurum. Öylesi benden
(bir şey) isterse muhakkak veririm. Bana sığınırsa, onu hıfz ve siyânet ederim.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhâri rivâyet
etmiştir.)
- Lâkin Onun metninde: "Ölmeyi istemeyen, kendisine sû-i muâmelede bana
hoş gelmeyen, halbuki (Hasbe'l-takdir) ölmemesine de çâre olmayan mü'min kulumun
rûhunu kabzetmekteki tereddüdüm kadar fâili olduğum hiç bir şeye tereddüt
göstermedim." ziyâdesi
vardır.
-
- 39. İbn-i Abbâs (rha)'dan: Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle
buyurdu:
- Şüphesiz Allahû Teâla ümmetimden
hatayı, nisyânı, ikrâh olundukları şeyler (den hâsıl olacak günahlar)ı bana
bağışladı.
- (Bu hadis-i şerif, bir Hadis-i Hasen
olup, İbn-i Mâce ile Beyhaki ve mâadâları rivâyet etmişlerdir.)
-
- 40. İbn-i Ömer (rha)'dan: Demiştir ki, Resûlullah (sav) (birgün) omuzumdan tutup
buyurdu ki:
- Dünyâda bir garib (yabancı) yâhud bir
yolcu imişsin gibi ol. (Ve kendini ehl-i kuburdan say.)
- İbn-i Ömer (rha): "Akşamladığın vakit
sabaha (çıkmağa) muntazır olma. Sabahladığın vakit de akşama (varmağa) muntazır
olma. Sıhhatinden istifâde edip marazına, hayâtından istifâde edip mevtine
hazırlık yap." der idi.
- (Bu hadis-i şerifi, Buhari rivâyet
etmiştir.)
-
- 41. Ebû Muhammed Abdullâh b. Amr b. El-Âs
(rha)'dan Demiştir ki, Resûlullah (sav)
Hazretleri şöyle buyurdu: "Hiç birinizin iradesi (arzuzu) benim tebliğ
ettiğim şeylere tâbi' olmadıkça mü'min olmuş olmazsınız."
- (Bu hadis-i şerifi,
"Kitâbü'l-Hücce"de isnâd-ı sahih ile bize rivâyet olunan bir hadis-i
sahihdir.)
-
- 42. Rasûlullah (sav)'in şöyle buyurduğu Enes
(ra)'den rivâyet olunuyor:
- Allahû Teâlâ buyurdu ki: "Ey Âdem-oğlu, sen bana yalvarıp benden
ümmid-vâr oldukça senden sâdır olan (günahlar) her ne olursa olsun sana mağfiret
ederim ve aldırmam. Ey Âdem-oğlu, senin günahların gökyüzünü kaplayacak dereceyi
bulsa da benden mağfiret dilesen sana mağfiret ederim. Ey Âdem-oğlu, bütün yer
dolusu günahlar getirirsen de sana bana hiç bir şeyi şerik tutmayarak huzûruma
çıksan herhalde ben sana bütün yer dolusu mağfiret veririm.
- (Bu hadis-i şerifi, Tirmizi rivâyet
etmiş olup, "Hadis, Hasendir, Sahihdir" demiştir.)
-
-

- En değerli sahih hadis külliyatı
olan Sahih-i Buhari'nin müellifi İmam İsmail Buhari ( Rh.A)'in Özbekistan'ın
tarihi şehirlerinden Semerkand yakınlarındaki bir kasabada bulunan adıyla anılan
külliyede yer alan eserlerden mescide ait minare ve kabir taşı...Son yıllarda
kabrin üzerine revaklı bir kubbe yapılmıştır.


Anasayfaya Dönüş
|