TASAVVUF
ve SUFİLER *** Görülen Lüzum Üzerine Divan-ı Hikmet ile İlgili Zorunlu Bir Açıklama Websitemizde yayınlanan Hoca Ahmed Yesevi hakkındaki inceleme ve Ahmed Yesevi’ye ait Divan-ı Hikmet’teki şiirlerin özgün metni ve Türkiye Türkçesi’ne aktarım metinleri eser sahibi Dr. Hayati Bice’nin özel izni ile sitemize konmuştur. Bu yazılı materyallerin her türlü telif hakkı yayınlanmak üzere Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları’na devredilmiş olup bilimsel araştırmalar dışında kısmen ve hiçbir şekilde tamamen kopyalanması-yayını yasaktır. Özellikle bu metinlerin kitap şeklinde yayınlanması halinde her türlü hukuki takip yapılacaktır. Websitelerinde bu materyallere yer vermek isteyen webmasterların hayatibice@yahoo.com adresinden izin istemeleri ve yaptıkları her alıntıda websitemizi referans olarak göstermeleri önemle rica olunur. |
Ana Sayfa Editörden Kavramlar Kişilikler Güncel Kütüphane Linkler Fotoğraflar ZiyaretçiDefteri İstatistikler
|
HOCA
AHMED YESEVİ
DİVAN-I
HİKMET
[
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TERCÜMESİ ]
[
11-20.Hikmetler ]
HİKMET-11
Ey dostlar temiz aşkını ele aldım
Bu dünyayı düşman tutup yürüdüm ben işte Yakam tutup hazretine sığınıp geldim Aşk kapısında Mansur gibi oldum ben işte Aşk yolunda aşık olup Mansur geçti Belini bağlayıp Hakk işini sıkı tuttu Melametler ihanetler çok işittiEy müminler hem Mansur oldum ben işte Aşık Mansur "Enel Hakk' i dile getirdi Cebrail gelerek "Enel Hakk"ı beraber söyledi Cebrail gelerek başın ver deyip yola saldı Darağacına asılıp cemalini gördüm ben işte Mansur gelince darağacı eğilip kendi aldıBatın gözü açık olanlar hayran kaldı Işık salıp Allah kendisi nazar eyledi Ey sevgili deyip cemalini gördüm ben işte Nida geldi o darağacına çok boğma" diye "Sıkı dur her yan bakıp sen ağma"diye Taşa dedi "Emrimi tutup sen değmeyesin" Levh-i Mahfuz tahtasında gördüm ben işte Üçyüz molla yığılıp yazdı çok rivayet Şeriatdır ben de yazayım bir rivayet Tarikatda hakikatda haktır himaye etmek Başımı verip Hakk sırrını bildim ben işte "Enel Hakk'ın manasını bilmez cahil Bilge gerek bu yollarda mertlerin denizi Akıllı kullar Hakk yadını dedi sevgili Candan geçip Sevgili'yi sevdim ben işte İma eyledim bilge olsa ibret alsın Zahir ilminden yazıp söyledim işaret kalsın İnci gevher sözlerimi gönlüne koysunHalden deyip aşıklara verdim ben işte Sahibsiz Mansur hor görülmekle oldu tam Bir söz ile dostlardan oldu ayrı Kalb halini hiç kimse bilmez Tanrım tanık Kanlar yutup ben hem tanık oldum ben işte Şeyh Mansur'un "Enel Hakk"ı yersiz değil Yolu bulan bize benzer günahkar değil Her soysuzlar bu sözlerden haberli değil Haberli olup Hakk kokusu aldım ben işte Bir gece seherde garip Mansur çok ağladı Işık salıp Allah kendisi rahmeyledi Ondan sonra kırklar bakarak şarap verdi Bilgelere bu sözleri dedim ben işte Cahillere essiz sözüm hayfı hikmet İnsanım deyip belini bağlar hani himmet Dünya için birbirine eylemez şefkat Zalimlere esir olup öldüm ben işte Zalimlerde had ne ola bizde günah Dervişlerin huyu kötü, geçmez dua O sebepten sultan kılar bize cefa Ayet hadis anlamından söyledim ben işte Zalim eğer cefa eylese Allah de Elini açıp dua eyleyip boyun eğ Hakk yardımına yetmez olsa endişe eyle Hakk'dan işitip bu sözleri söyledim ben işte Zalim eğer zulüm eylese bana ağla Yaşını saçarak bana sığınıp belini bağla Haram şüphe terk ederek yürek dağla Zalimlere yüzbin bela verdim ben işte Zalimlerin yakınlığı nedir ben yaratan Yaradan'ı aklına getirmeden sen unutan Benden vazgeçip zalimlerin elini tutan Zalimlere kendim kıymet verdim ben işte Sana ceza Yaradan'a yalvarmadın Allah deyip geceleri kalkıp inlemedin Gerçeklerden sözler söyledim işitmedin Zalimlerin elini uzun kıldım ben Ey habersiz Hakk'â gönül yürütmedin Dünya haram ondan gönül soğutmadın Nefsden geçib Allah'a doğru yönelmedin Bu nefs için ağlamaklı ve şaşkın oldum ben işte Zalimleri şikayet etme zalim kendin Huyun riya etki etmez halka sözün Dünya malını dolu verdim doymaz gözün Harisleri "Siccin" içine saldım ben işte Kızıl dudağı hareketlenip söyledi seni Can ve kalbim ümmetlerinin gözünün aydınlığı Hakk'a kul bana ümmet olan hani Gerçek ümmetin sinesine koydum ben işte Kul Hoca Ahmed Hakk sözünü söyleyip geçti Aynel-yakin tarikatta bozlayıp geçti İlmel-yakin Şeriatı gözleyip geçti Hakkel-yakin hakikatından söyledim ben işte
HİKMET-12 Allah Teala aşıklara verdi aşkını Şükreden olup tutuşup yandım ben işte İki alem gözlerime haşhaş tanesi Görünmedi yalnız Hakk'ı sevdim ben işte Candan geçip yalnız Hakk'ı cana kattım Ondan sonra derya olup dolup taştım Lamekan-ı seyrederek makam aştım Dünya ardında yüzbin talak koydum ben işte Hakk önünde en üstün akıl bile duramaz Aşk şiddeti coşsa bir an durmaz Kelebek gibi kor haline gelip kendini bilmez Bu sırları Sevgili'den duydum ben işte Tarikatın yollarının ötesi çok Temiz aşkını ele almadan yürüyüp olmaz Cemalini görse olmaz gece gündüz uyuyup Hiç uyumadan cemalini gördüm ben işte Tarikatın yolu çetin sonsuz şaştım Başım kurudu Pir-i Kamil'e kaçtım Pir eteğin tutup batın gözünü açtım Rezil olup yollar gezip yürüdüm ben işte Tarikatın yollarıdır çetin azap Bu yollarda nice aşık oldu toprak Aşk yoluna her kim girse hali harap Erenlerden yolu sorup yürüdüm ben işte Tarikatın yollarıdır sonsuz yüce Nasib kılan kuluna oldu yakın Zerresine dayanamaz yedi cehennem Ey dostlar aziz candan doydum ben işte Hakikatın anlamına yeten kişi Şaşkın tutuşup yanar içi dışı Kanlar akar gözlerinden akan yaşı Gözyaşımı armağan eyleyip vardım ben işte Şeriattır aşıkların efsanesi Arif aşık tarikatın inci tanesi Nereye gitse Sevgili'si, evdeşi Bu sırları arş üstünde gördüm ben işte Aşkın bağını gezmeden aşık olunmaz Hakirlik-ağlamaklık çekmedikçe nefsin ölmez Bir damlaya razı olmadan o inci olmaz Razı olup has cevherinden aldım ben işte Aşk ateşine yanan aşığın rengi uçar Ahirete doğru çekip alıp burada geçer Burada olan düğümlerini orada açar Rasul dünya leştir dedi bıraktım ben işte Gerçek aşıkların rengi soluk Aynaya göz atsa ondan parlak Özü hayran gönlü viran gözü yaşlı Kudretine hayran olup kaldı ben işte Allah dedi "Çok ağlasan göresin Beni Ağlayıp inlesen kulum deyip söyleyim seni Candan geçip beni isteyen aşık hani..." İlham geldi gerçek kulağa aldım ben işte Gerçek gönülde yananlara cemal armağan Yalancı aşık yola girse herşey hata Gerçek aşığın gözü yaşlı bedeni bükük Bükük olup yer altına girdim ben işte Hakikatli gerçek aşığa armağan vereyim Mahşer günü nasılsın deyip halini sorayım Şefaatçi olup şefaati kendim kılayım Rahmetinden ümid tutup geldim ben işte Kul Hoca Ahmed Hakk zikrini söyle daima Hakk'dan korkup dinmeden ağla boyuna Namaz kılıp oruç tutup her sabah akşam Böyle yapıp muradıma erdim ben işte
HİKMET-13 O Kadir'im kudret ile nazar eyledi Mutlu olup yer altına girdim ben işte. Garip kulun bu dünyadan göç eyledi Mahrem olup yer altına girdim ben işte. Zikreden olup, şükreden olup Hakkı buldum; Dünya, ahiret haram eyleyip vurup teptim; Tutkun olup, rezil olup candan geçtim; Gamsız olup yer altına girdim ben işte. Kötülüğümden dağlar, taşlar çekiştirdi beni Açık dilde çekiştirip dedi armağanın hani? Aşık olsan, önce varıp Hakk'ı tanı Mahrem olup yer altına girdim ben işte. Sizi, bizi Hakk yarattı ibadet için; Ey acaip, içmek, yemek, rahat için; "Kalû bela" dedi ruhum sıkıntı için; Edhem olup yer altına girdim ben işte. Nefsim beni çok yürüttü, Hakk'â bakmadan; Gece gündüz gamsız yürüdüm, yaşı akmadan; Hay u heves, ben-benlik ateşe yakmadan; Gamla dolu olup yer altına girdim ben işte. Kulu görsem, kulu olup hizmet eylesem Toprak gibi yol üstünde yolu olsam Aşıkların yanıp uçuşan külü olsam Hemdem olup yer altına girdim ben işte. Candan geçip sıkıntı çektim, kulum dedi; Kanlar yutup "Allah" dedim, rahmet eyledi; Cehennem içinde kalmasın deyip gamımı çekti Mutlu olup yer altına girdim ben işte. Yaşım ulaştı yirmiüçe, bir gün kalmadı Vah ne yazık , Hakk'ı bulamayıp gönlüm kırık Yer üstünde sultanım deyip oldum ulu Şükreder olup yer altına girdim ben işte. Şeyhim diyerek iddia eyleyip yolda kaldım; Fes ve sarığı değersiz pula satıp geldim; Nefs ve heva azdı, yorulup kaldım Huzursuz olup yer altına girdim ben işte. Başıp toprak, kendim toprak, cismim toprak; "Hakk vuslatına ererim"diye, ruhum hevesli Tutuştum yandım, olamadım aslâ tertemiz Şebnem olup yer altına girdim ben işte. Pir-i kamil nazar eyledi, şarap içtim; Şibli gibi sema vurup candan geçtim; Sarhoş olup il ve halktan çekinip kaçtım Zemzem olup yer altına girdim ben işte. Kul Hoca Ahmed, öğüt verici olsan, kendine ol; Aşık olsan, candan geçip bir kerecik öl Cahillere desen, sözünü eylemez kabul; Muhkem olup yer altına girdim ben işte.
HİKMET-14 Ey dostlar cahil ile yakın olup Bağrım yanıp candan doyup öldüm ben işte Doğru söylesem eğri yola boynumu çeker Kanlar yutup gam zehrine doydum ben işte Cahil ile geçen ömrüm nar sakar Cahil olsan cehennem ondan çekinir Cahil ile cehenneme doğru kılmayın sefer Cahiller içinde yaprak gibi soldum ben işte Dua edin cahillerin yüzünü görmeyim Hakk Teala refik olsa bir dem durmayayım Hasta olsa cahillerin halini sormayayım Cahillerden yüzbin cefa gördüm ben işte Haykırsam Hakk imdadıma yetişir mi ki? Göğsümdeki paslarım gider mi ki? Bütün cahiller bu alemden gider mi ki? Cahillerden yüzbin cefa gördüm ben işte Hakk vuslatını arayıp bulmadan hayraneyim Durmadan ağlayıp gönlü harab divaneyim Halimi sorsan ben Sevgili'nin talibiyim Sevgili arayıp yok olup geldim ben işte Yer altına kaçıp girdim cahillerden Elim açıb dua isteyib merd kişilerden Garib canım yüz tasadduk bilgelerden Bilge bulmayıp yer altına girdim ben işte Cahilleri benden sorma göğüsüm çıka Hakk'dan korkub yas tutsam güler kahkahayla Ağzı açık nefsi ulu misli lakka Cahillerden korkub Sana geldim ben işte Birşey umma cahillerden kadrini bilmez Karanlık içinde yol şaşırsan yola salmaz Boyun büküp yalvarsan elini tutmaz Cahilleri şikayet ederek geldim ben işte Önce-sonra iyiler gitti kaldım yalnız Cahillerden işitmedim bir güzel söz Bilge gitti cahiller kaldı çektim üzüntü Yolu bulamayıp şaşkın olup kaldım ben işte Ayrılık yarası ezdi bağrımı hani derd ortağı Bilge toprak, cahillerin göğüsü yüksek Ayet, hadis beyan etsem beğenmez Göğsümü deşiniz derd ve gama doldum işte Derd ve halet azıp coştu var mı tabip Arz-ı halim sana söyleyim sadece Sevgili Bütün talipler pay aldı ben nasipsiz Pay isteyip iki büklüm olup geldim ben işte Evini-barkını terk eyleyip pay al Ey habersiz dünya işini geriye koy Allah sahi lütfunu görüp hayran kal Görürüm deyip yok olup geldim ben işte Ben ikinci defteri dedim size yadigar Ruhumdan meded isteyip okuyun zinhar Dua eyledim vasıl eylesin Allah Rahman Malikim arz etmeğe geldim ben işte Hikmetimden nasib alan göze sürsün İhlas ile göze sürüp cemal görsün Şartı odur riyazete boyun sunsun Canlar geçip Sevgili'yi gördüm ben işte Cemal için dilenci oldum “amin” deyiniz Ey talipler halimi görüp gamımı yeyiniz Yolda kalan Kul Ahmed'e yol veriniz Yolu arayıp dilenci olup geldim ben işte Kul Hoca Ahmed dilenci olsan Hakk'a ol Başın ile erenlere hizmet kıl İlgi bulursan halka kurup sohbet kıl Halka içinde âgâh olup durdum ben işte
HİKMET-15 “Allah'ı çok zikredin" diye ayet geldi Zikrin deyip ağlayıp yürüdüm ben işte. Cemalini aşıklara vaad etti Aşık yolunda canım verip yürürdüm ben işte. Sağlam aşkı Allah sevip kulum dedi Ara yolda kalmasın deyip tasasını çekti Yalancılar cemalimi görmez dedi Aşk kapısında sağlam olup durdum ben işte. Akıllı isen kabristandan haber al Ben de şunlar gibi olmam deyip ibret al "Ölmeden önce ölünüz"e göre amel eyle Bu hadisi fikreyleyip öldüm ben işte. Haber verir "felizehu kalilen" diye Yine der "veleyebku kesiran" diye Bu ayetini anlamına göre amel eyle diye Bu dünyada hiç gülmeden yürüdüm ben işte. Amelsizler kahkahayla güler şen yürür Fermanına boynunu sunan gamla dolu yürür Gece gündüz gözleri yaş dolu yürür Gözyaşım derya eyleyip yürüdüm ben işte. Nefsden geçib sağlam aşıklar Allah dedi Seher tump dört dövünüp gözünü oydu Rahmeyleyip Allah özü nazar eyledi Ondan sonra derya olup taştım ben işte Zalim nefsim hiç bırakmadan ateşe attı Vücudum kendi kendine tutuşup yandı Müşriklerin imanını Şeytan aldı Euzu-bismillah deyip yürüdüm ben işte. Münafıklar cehennem içinde tutuşup yanınca İman eden halis olup yanıp çıkınca İmansızlar önce sonra tutuşup yanınca Allah’ımdan iman dileyip yürüdüm ben işte. Nefsim benim heva kıldı tafta şaştım Başım alıp Pir-i Kamil tarafına kaçtım Kul Hoca Ahmed ötelerden geçip aştım Uçan kuş gibi Lâmekân'a aştım ben işte.
HİKMET-16 Vah ne yazık, nasıl eyleyim gariplikte Gariplikte gurbet içinde kaldım ben işte. Horasan ve Şam ile Irak'a niyet eyleyip Garipliğin çok değerini bildim ben işte. Neler gelse, görmek gerek O Hüda'dan; Yusuf'unu ayırdılar o Ken'an'dan; Doğduğum yer o kutlu Türkistan'dan, Bağırıma taşı vurup geldim ben işte. Gurbet değdi Mustafa gibi erenlere, Otuz üç bin sahabe ve arkadaşlara, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Murtaza'ya Gurbet değdi onlara hem, söyleyeyim ben işte. Gurbet değse, pişkin eyler çok hamları Bilge eyler, hem seçkin eyler çok sıradanları Giyer çul elbise, bulsa yer yemekleri Onun için Türkistan'a geldim ben işte. Gariblikte yüz yıl dursa, misafirdir Tahtı, bahtı, bağları zindandır Gariblikte kul oldu o Mahmud Sultan; Ey arkadaşlar, gurbet içinde yandım ben işte. Gariblikte Arslan Baba'm arayıp buldu; Gördüğü sırları perde ile sarıp örttü; Allah'a hamd olsun, gördüm,"dedi, izimi öptü; Bu sırları görüp hayran kaldım ben işte. Arzuluyum akrabalık ve dostluğa Ulu babamın türbesi o Ak Türbe’ye, Babamın ruhu saldı beni bu gurbete; Hiç bilmem, nasıl kusur eyledim ben işte. Kul Hoca Ahmed, söylediği Hakk'ın yadı İşitmeyen dostlarına kalsın öğüdü Gurbete düşüp öz şehrine döndü yine Türkistan'da mezar olup kaldım ben işte.
HİKMET-17 Gönül gözünü ışıldatmadan ibadet eylese, Dergâhına makbul değil, bildim ben işte. Hakikatten bu sözleri temiz öğrenip Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Bir ve Var'ım dersler verdi perde açıp; Yer ve gökte duramadı şeytan kaçıp; Şölen eyleyip, vahdet meyinden doyası içip, Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Aşk makamı türlü makam, aklın ermez Baştan ayağa zorluk, cefa, sıkıntı gitmez; Melâmetler, ihanetler eylese, geçmez; Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Aşk belâsı başa düşse, ağlar eyler Aklını alıp, şaşkın kılıp, hayran eyler Gönül gözü açıldıktan sonra giryan eyler Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Ağlar idim seher vaktinde nida geldi "Cemalimi göstereyim."deyip vaad eyledi Aklımı alıp, şaşkın kılıp aşkını saldı Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Burada cefa çekenlere cemali taht Mahşer günü bağışlar hem taht ve baht; Yarattığında eyleyen kendisi aşığa ahd Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Çöller gezip, halktan bezip aşkını sor Kul olsan, Hakk'tan korkup ağlayıp yürü Cemalini talep eylersen, hazır ol Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Gözlerimden kanlar döküp yâd etmedim; Yüz bin türlü sıkıntıya koydun, feryad etmedim Senden korkup hasta gönlümü şâd etmedim Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Allah derdi satılık değildir, satıp alsan; Pir-i kamil hizmetinde toprak olmasan; Hak yoluna girmek olmaz, temiz olmasan; Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Ey arkadaşlar, aşk derdine deva olmaz; Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz Dar lahidde kemikleri ayrık olmaz Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Aşk padişah, âşık fakir, nefes alamaz; Hak'tan izin olmadıkça konuşamaz; Hak öğüdünü alan dünya arayamaz Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte. Kul Hoca Ahmed, yedi yaşta dersler aldım; Sekizimde dünya tasasını terk eyledim; Dokuzumda Hüda'mı hazır bildim; Lâmekân'da Hakk'tan dersler aldım ben işte.
HİKMET-18 Hoş gâipten yetişti, güzel sözüm teberrük; Aşık olsan ey tâlip, riyâzette belini bük. Geceleri uyumayıp yaş yerine kanını dök; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük Arslan Baba'm dediler; tâliplerde yok ihlas; Pirin hazır olduğunda ne gerek Hızır-İlyas? Pir'e adım attığında anmayın gavsur-gıyas; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük "Talibim" deyip söylerler, vallah, billah insafsız Nâmahreme bakarlar, gözlerinde yok insaf; Kişi malını yiyerler, çünkü gönülleri değil sâf Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük "Pir hizmetini kıldık"deyip "tâlibim"deyip yürürler; Yiyip haram, mekruhu, torbalarına vururlar Gözlerinde yaş yok, halka içine girerler Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Zâkirim deyip ağlar, çıkmaz gözünden yaşı; Gönüllerinde gamı yok, her an ağrıya başı; Oyun-hile kılarlar, mâlum Hüda ya işi; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. ‘Tâlibim’ deyip söylerler, gönlünde yok zerre nur; Gerçek tâlibi sorarsanız, içi dışı gevher-inci Hakk'a açık sırları, yedikleri safâ-nur Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Görünüşü sufiye benzer, kıyametten korkmazlar; Günah ve haram hasılı, günahlardan ürkmezler Riya tesbihi elinde, ağlayıp yaşını dökmezler; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Riya tesbihi elinde, zünnar iyi bilseniz; Hak rızası budur aşk derdini eyleseniz Aşkını alıp mahşerde rezil olup dursanız; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Aşka adım atanlar, Hakk cemalini görürler; Musâ gibi mahşerde Hakk'tan sual sorurlar; Sarhoş olup vuslatında Hu zikrini kurarlar; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. İnşaallah işiteni Hakk'tan dileyip alırım Şeytan yolundan alıp Hakk yoluna salarım; Yardım etse Mustafa, günahlarını dilerim; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Arslan Babamı sorsanız, Peygamber'e saygılı Sahabeler ulusu, Rabb'in seçkin kulu Yattığı yeri perişan, bir diken kulübesi; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Çarşamba günü işitip ansızın Hazret vardılar; Arslan Bâb'ın evine o gün misafır oldular Yattığı yeri perişan görüp hayran kaldılar; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. O Muhammed Mustafa durup dua eylediler Melekler âmin deyip elini açarak durdular "Şöyle ümmet verdin"deyip Hakk şükrünü eylediler Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Sahabeler dediler: Arslan Baba'dır adınız Arapların ulusu, tertemizdir zâtınız Ten terbiyesi farz dedi, parça salıp yattınız; Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük. Ahir zaman ümmetleri süslerler evlerini; Nefs hevaya sevinip bozar her an huylarını; Şan ve şefkatler ile dik tutar boylarını; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Ahir zaman ümmetleri, dünya fâni, bilmezler; Gidenleri görerek ondan ibret almazlar; Erenlerin yaptığını görüp göze iliştirmezler Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. İyi yollardan sapıp kötü yola savuşan Lânetli şeytan pirim deyip eteğine yapışan, Şeytana pirim deyip sabah akşam görüşen; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. İman-İslâmını alıp, ölmem deyip gülüşen, Ölmem deyip dünyada Mevlâm ile vuruşan, Gâfillik ile her an ömrünü boşa geçiren; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Vakti gelse, Azrâil, "Emaneti ver!" diyecek; Lânetli şeytan, pirim diye, can verende görünecek, İmanını dinini alıp gönül halini sormayacak; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Tevbe kılsa, tevbesini Mevlâm kabul kılmayacak Allah dese, Rabbi elini tutup almayacak Cürüm ve isyan düğümünü pire varıp çözmeyecek Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Yedi yaşta Arslan Baba Türkistan'a geldiler Başımı koyup ağladım, halimi görüp güldüler Binbir zikrini öğretip merhamet eylediler; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Söz eyledim hurmadan bana hiddetlendiler "Ey edepsiz çocuk" deyip asa alıp kovdular Hiddetinden korkmadım, bana bakıp durdular Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Ağzını aç ey çocuk, emanetini vereyim; Özünü yutmadım, aç ağzına koyayım Hak Rasülün buyruğunu ümmet olsam, işleyeyim" Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Ağzımı açtım, koydular, hurma kokusu eyledi mest; İki dünyadan geçip vallah oldum Hakk-perest; Şeyh-molla toplandı, alıp yürüdüler el-ele Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Babam dedi: Ey oğlum, zorluk vermedin bana Beş yüz yıldır damakta saklar idim ben sana" "Özünü siz alıp kabuğunu verdiniz bana ; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Babam dedi: "Ey yavrum, karşımda dur, öleyim; Namazını kılıp göm, canı tasadduk eyleyeyim Yardım eylese Mustafa, İlliyyin Cennetine gireyim" Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Ağlayarak dedim: Ey Baba, genç çocuğum bilemem Kabrinizi kazsalar ben götürüp koyamam Hakk Mustafa sünnetini, çocuğum, bilemem; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Babam dedi: Ey yavrum, melekler toplanacak Cebrâil imam olup, diğerleri tâbi olacak; Mikâil ve İsrâfil kaldırıp kabre koyacak; Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük. Kul Hoca Ahmed, sözünü cahillere söyleme Söz söyleyip, cahile, değersiz pula satma Açlıktan ölsen bile, nâmerdden asla minnet çekme Arslan Baba'm sözlerini işitiniz teberrük.
HİKMET-19 Kudret ile Hakk'dan size ferman oldu Dipsiz deniz içerisine yalnız düştüm dostlar O denize Kadir Rabbim ferman eyledi Elhamdülillah sağ-selamet çıktım dostlar Yaşım yedi, ömrüm gitti, göğe uçtum Bağrım taştı, aklım şaştı, yere düştüm Nefs ve şeytan ile hayli zaman çok vuruştum Sabr ve rıza makamlarını aştım dostlar Dokuzumda tam karıştım dokunmadım On yaşımda sağ yanıma çevrilmedim Onbirimde öz nefsime bekçi oldum Fakr ve rıza makamlarından geçtim dostlar Onikimde bütün ruhlar kelam eyledi Huriler karşılayıcı gelip bana selam eyledi Sır şerbetini saki olup bana sundu Onu alıb edeb ile içtim dostlar Onüçümde dalgıç olup deryaya battım Marifetin cevherini sırdan derdim Mumunu görüp pervane gibi kendimi vurdum Şuursuz olup aklım gitti şaştım dostlar Ondördümde toprak gibi hor görüldüm "Hû-Hû" diye başım bile geceleri dondum Bin altınlık değerini bire sattım Ondan sonra kanat çırpıp uçtum dostlar. Onbeşimde dergahına yanıp geldim Günah ile her ne iş eyledim hata eyledim Tevbe eyleyip Hakk'a boyun sunup geldim Tevbe eyleyip günahlardan kaçtım dostlar Cebrail vahiy getirdi Hak Rasûl'e Ayet geldi “Zikr edesin” diye parça ve bütüne Hızır Babam koydu beni işte bu yola Ondan sonra derya olup taştım dostlar Şeriatın bostanında cevlan eyledim Tarikatın gülzarında seyran eyledim Hakikatten kanat tutup göklerde uçtum Marifetin eşiğini açtım dostlar "Elest' şarabını Pir-i kamil doyasıya verdi İçiverdim mikdarım kadar koyaverdi Kul Hoca Ahmed içim dışım yanıverdi Taliplere inci-cevher saçtım dostlar
HİKMET-20 Muhabbetin kadehini içen divaneler Kıyamet günü ağzından ateş saçar dostlar. Kudret ile yaratılmış yedi cehennem Aşıkların nârasından kaçar dostlar. Cehennem ağlayıp yalvaracak Allah'ına: Tâkatım yok âşıkların bir âhına. Kaçıp varayım Hakk Teâlâ penahına; Aşıkları yaşı ile söner dostlar. Aşıkları aşk dükkânını varsa kurup, Yaşını saçıp, göğsünü açıp, yüzünü sürüp, İnşaallah, cehennem kaçacak ondan korkup Yedi sema tâkat eylemeyip göçer dostlar. Rahman Rabb'im sâki olup mey içirse, Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçirse Vücudumdan şeytanı Hakk kaçırsa, Cürüm ve isyan düğümlerini açar dostlar. Aşk kapısını Hakk yüzüne açık eylese Hâs aşkını gönül içine yerleşik eylese Lutf eylese, iki âlemde sultan eylese, Aşıkları Hakk'â doğru uçar dostlar Sübhan Rabb'im bir katre mey eylese armağan Sır zikrini diye diye eylesem tamam, Hûri-gılman bütün melekler ona köle Cennet içinde ipek giysiler biçer dostlar. Allah diyerek kabirden kalksa, alem yanar Seçkin kulum deyip Rahman Rabb'im, yalnız sever; Yaş yerine kanını döküp yüzünü boyar, Hamdını söylese lanetli şeytan kaçar dostlar. Ben demedim, Allah kendi vaad eyledi Yolsuz idim, lutf eyleyerek yola koydu Garip olup feryad eyledim, elimi aldı Öyle aşık şevk şarabını içer dostlar. Kul Hoca Ahmed, aşksızların işi kötü Sabaha varsa, Hakk göstermez ona cemal Arş ve Kürsi, Levh ve Kalem hepsi bizar; Aşksızlara cehennem kapısını açar dostlar. DEVAMI : [ 21-30.Hikmetler ] |